"Kavak Yelleri"nde genç bir hayran kitlesi edinen İbrahim Kendirci, yetişkinliğe adımını "Yol Ayrımı" ile attı. ‘Yakışıklı genç’ etiketinden sıkılan oyuncunun aşk hayatındaki önceliği ise huzur ve tek eşlilik.
Gençlik dizisinden 1930’lara
Beş yıl süren "Kavak Yelleri" dizisinde Deniz rolüyle geniş bir hayran kitlesi edinen İbrahim Kendirci, izleyicinin karşısına bu kez bambaşka bir karakterde çıktı. Kendirci, Kemal Tahir’in kitabından uyarlanan "Yol Ayrımı" dizisinde Selim Nuri adında bir gazeteciyi canlandırıyor. Kendirci rolü okur okumaz kabul ettiğini belirterek şunları söylüyor: “İçinde Atatürk’ün de anlatıldığı bir proje olması beni baştan tavladı . Kavak Yelleri’nden sonra, “Yetişkinliğe öyle bir adım atmam lazım ki, kariyerimde güzel bir basamak olsun” diye düşünüyordum. ‘Yol Ayrımı’ bütün bu isteklerimin karşılığı oldu. Bir şeye inandığınız kadar hizmet edersiniz, ben de Selim Nuri’ye inandım. Böyle bir teknolojinin ortasındayken bunlardan sıyrılıp o devirde bir gazeteciyi oynamanız lazım. Bu bir oyuncu için ele zor geçen fırsatlardan biri. O dönemin hızı, diyalekti, bakışı, dış etkenlere verdiğiniz tepkiler... Sete gidiyorsunuz 21’nci yüzyılın bazı esintilerini taşıyan sokakların 2-3 saat içinde eskiye döndürüldüğünü görüyorsunuz. Bu işi yapanların da ne kadar profesyonel olduğunu gösteriyor. Aslında onların içinde olmak bile çok hoşuma gidiyor.”
‘Yakışıklılık bir yere kadar’
Kendirci ‘yakışıklı genç’ etiketinden biraz sıkılmış, “Aslında önemli olan kendini bilmek ve entelektüel olarak geliştirmek. Zaten bilmekten başka çarem yok, ama bilmediğim de o kadar fazla. İmam-ı Azam’ın sözünü hatırlatırım kendime, “Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım, başım göğe değerdi.” Yakışıklık bir yere kadar, ama hayranlık bir bütün olmalı. ‘Bu çocuk nasıl oynuyor’ kısmı da önemli. Hayranı olduğunuz kişinin içi, dışı, alt metni, entelektüelliği... Bunlarla sevmeliyiz bir insanı. Ben bugün Sean Pean’e hayransam, James Brown dinliyorsam, onların sadece oyunculuğu, müziği değil entelektüel birikimleri de beni tavlamıştır.
‘Bu kez ters köşede olmak şansım’
İbrahim Kendirci, Ahmet Uğurlu ile çalışmanın setteki herkes için okul gibi olduğunu söylüyor. Sette hayran büyük bir hayran kitlesi olan üç yakışıklı oyuncu bir arada. Engin Altan Düzyatan, İlker Kızmaz ve İbrahim Kendirci harika bir sinerji yakalamış. “Üçümüz güzel bir aura yakaladık. Üç yakışıklı diyorsunuz ama ikisi benden çok daha yakışıklı bana göre. Bu işte biraz ters köşedeyim aslında. Ama böyle olmasını kendim de istemiştim. Daha pasaklı, daha kirli, daha kötü giyinen bir çocuğu oynuyorum. Engin Altan ile İlker tabii daha şık, daha bakımlı adamları oynuyorlar. Ama ikisi de bana çok şanslı olduğumu söylüyor. Onlar bambaşka çizgideler, benim ise bu kez başka resimler vermem lazım. İzleyicilere Selim Nuri’nin karakterini ve davasını geçirmem lazım.
Vapurdan Yıldız Hoca’nın karşısına
“İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın önünde sıraya girdim. Yaklaşık 600 kişi vardı ve 10 kişi alacaklardı. Önce güldüm. Yanımda kuzenim vardı ‘600 kişinin arasından Yıldız Kenter beni beğense bile unutur herhalde’ dedim. Ablamlar İstanbul’da yaşıyor. Okula onların numarasını vermiştim. Enişteme telefon gelmiş, ilk 30’a kaldığımı söylemişler. Ama bunu bana söylemedi, ‘Okuldan aradılar sonuçlar belli değilmiş, ama sen yarın okulda ol bir arkadaşım sana okulu gösterecek’ dedi. Meğer o gün ikinci aşama sınav varmış, heyecanlanmayayım diye söylemiş. Ben 9:45 vapurunu kaçıp 10:15’e biniyorum okulun önünde kalabalık var. Tesadüfen ilk otuza kalanlar listesini gördüm. Baktım ben de varım. Sahneye çıktığımda terliydim, panikten ölüyordum, ‘Hocam böyle böyle sürpriz geldim’ dedim. Yıldız Hoca ‘Nasıl takip ediyorsun?’ diye kızdı, bir an beni almayacaklar diye düşündüm. Son listede adımı görünce rahat bir nefes aldım.”
Acı tanımı
Başıma gelen bir durum başka işlere konsantre olmama engel oluyorsa ben acı çekiyorumdur. Bir şey okuyamıyorsam, kafam gitmiyorsa... Duygusal acı benim için daha önemlidir. Fiziksel acının üstesinden gelebilirim. O konuda daha dayanıklıyımdır.
‘Rakı masasına efkarlıyken oturmam’
Oyuncu, "Kavak Yelleri"nin de senaristi Gökhan Horzum’un çektiği "Rakı Masası" filminin müjdesini de veriyor. Mayıs’ta gösterime girecek film dört erkeğin bir rakı masasındaki sohbetlerinden yola çıkıyor: “Salih Bademci, Fırat Albayram, Sertan Erkaçan ve ben varım o masada. Dördümüz Anton Çehov’un ‘Aslında mutluluk diye bir şey yoktur, onu sadece hayal ederiz’ lafı üzerinden bir sohbet yaşıyoruz.” Kendirci’nin rakı masası anlayışı da biraz farklı, şöyle diyor: “Ben rakı masasına efkarlıyken oturmam, keyifliyken otururum. Efkarlıysam o masanın tadını çıkaramam. Rakının da mezenin de keyfi enerjin yüksekse çıkar. Zaten efkarımın keyfini evde tek başına çıkarırım, yalnızlığıma sığınırım. Bunun dışında kalabalık rakı masası da sevmem, o masada sadece sevdiğin insanlar olacak. Kimseyi taşımayı sevmem, promil artıkça sohbet güzelleşmeli...”
Aşk formulü: Tek eşlilik ve huzur
“Duygusal bir adamımdan ve ilişkilere hep öyle bakarım. Bir kere öncelikle tek eşlilikten yanayım, benim için huzur, sadakattir ve tek eşliliktir. Hovarda bir erkek olamam, bunu beceremem de zaten. Çünkü bir şey saklayamam. Aşk benim için partnerimle birbirimize huzur ve güç aşılamamızdır. Sevgilime küçük sürprizler yaparak onda büyük mutluluklar keşfetmeyi severim. ‘Canım cicim’ mesajlarından ziyade aklının bende olduğunu bilmem yeterli.”
‘Aile önceliğim’
“Hemen değil de tanıdıkça aşık olduğumu düşünüyorum. Bir şeyi ne kadar tanırsanız o kadar seversiniz. Bensizken mutluysa, bensizken de mutlu ve keyifli vakit geçiriyorsa bu beni mutlu eder. Sevdiğim insanın ailesiyle vakit geçirmesi, sevdiğim insanın kalitesini gösterir bana göre. Ben aileye çok önem veririm. Hatta hepimiz için kült olan Godfather (Baba) der ya ‘Ailesiyle vakit geçirmeyen bir insan asla gerçek bir insan olamaz.’ Bu yüzden kız arkadaşlarımın mutlu bir ailesinin olması benim için çok önemlidir, sanki bu bana daha çok güven verir ve sevgimi sağlamlaştırır.”
‘İki tane kız arkadaşım oldu’
Entrikalı bir kişiliğe sahip değilim. Benim ailem de saftır, içi dışı birdir. Çünkü erkeklerin çoğu, ben de dahil, sevdiğim kızda annemi ararım. Bazen kız arkadaşlarım bir hata yaptığı zaman kendimi şunu söylerken yakalıyorum ‘Annem olsa şöyle yapardı.’
Alışkanlıklarımdan da zor vazgeçen biriyim. Çok tüketen bir erkek değilim sindire sindire yaşayan az ve öz ilişkilere önem veririm. Zaten uzun ilişkilerim oluyor. 27 yaşındayım, şimdiye kadar bir tanesi dört buçuk, diğeri üç buçuk yıl süren iki kız arkadaşım oldu hayatımda. Kadınları tüketeyim mantalitesiyle bakabilen bir adam değilim. Zamanım varsa ‘gel beraber harcayalım’ derim. Sakin ilişkiler yaşarım, sevgilimle Beatles dinleyip bira içmek bile yeter.
PINAR TARCAN /VATAN İNTERNET SİTESİ
02.02.2013